Altı sene önce çekip
giden ve kendisinden bir daha haber alınamayan eski bir sevgili altı sene sonra
ve tam da sen onu unutmuşken neden hortlar ki? Kişisel gelişim kitaplarında
sıkça bahsedilen çekim yasası denen şey yüzünden mi? Yoksa neler kaybettiğini yeni
mi fark etmiştir? Ya da zedelenen egosunun beslenmeye mi ihtiyacı vardır? Belki
de gerçekten özlediği içindir kim bilir…
Unutmaktan kastım onu yok saymak ya da hiç olmamış gibi
davranmak değil elbette. Hem zaten dün de demiştim iz bırakanlar unutulmuyorlar
diye. Ama ne zaman ki sen ondan sonraki hayatını yoluna koyarsın ve hatta bir
başkası için sevinip, üzülmeye başlarsın işte tam da o anda çıkar gelir eski
sevgililer. Sanki başka birinin var olmasının kendine has bir kokusu vardır da
alır bu kokuyu her eski sevgili. Önce normal normal konuşur, gelişine
geçiyordum uğradım havasını verir ki huylanıp cevap vermemezlik etmeyesin, bir
iki hoşbeşten sonra anlamaya başlar, hala yakınında mısın yoksa iyice uzağına
mı düşmüşsün. Uzaklaştığını anladığı anda can çekişmeye başlar sen tarafından
yıllarca özenle beslenen egosu. Yazdığı her cümlenin satır arasında okursun
“besle beni” çığlıklarını. E kolay değil tabii, o da haklı. Ayrılık süreci de
dahil olmak üzere biri beni de sevse 5 sene hiç aralıksız ve her gün artarak,
ben de kaldıramam soğuk ve mesafeli davranılmasını. Soğuk da davranmıyorsundur
aslında, geçmişten gelen eski bir dosta davrandığın kadar yakınsındır sadece. Ama
kabul görmez bu yakınlık…
Arada eleştiri oklarının da hedefi olursun. Aslında mutlu
olmanı istediğimden, sana yakıştıramadığımdan, bunları hak etmiyorsun diyerek
acımasızca eleştirir seni. Çünkü seni üzme hakkı sadece ona aittir. Gidişi bile
seni korumak içindir, o derece sever seni yani. Onun senden gitmeye hakkı
vardır da senin onu unutma lüksün yoktur. O her şeyi yaşayabilir hakkıdır ama
sen yapamazsın ayıptır, yakışık almaz. Hatta onunla yapsan da ayıptır :)
Unutulduğunu düşünmek her insana acı verir biliyorum…
Buradan yetkililere sesleniyorum, ben seni unutmadım. Sen
benim için gerçekten önemlisin. Ben de emeğin çok, hakkın da. Seni ruhum
bedenimden ayrılsa da unutamam. Dün canım olan sen bugün düşmanım değilsin
asla. Sadece ben artık senin arkanda bıraktığın enkaz değilim. Sensiz yaşamayı
öğrendim ve bir başkasını yeniden sevebildiğimi gördüm. Ha belki henüz kimseyi
seni sevdiğim kadar sevmedim ama kimse de beni senin üzdüğün kadar üzmedi.
Sen gittiğin yerde aradığın mutluluğu bulsaydın yine böyle
olur muydun? Bana yine “seni çok özlüyorum, herkeste seni arıyorum” der miydin?
Hiç sanmıyorum. Ve sana son sorum madem herkeste beni arıyorsun onca yıl
geçmesine rağmen; ben seninken, gözlerinin içine bakıp gitme derken tam da
gözünün önündeyken neden gittin?
Ve biliyorum beni mutlu görmeyi çok istediğini. Çünkü ben
mutlu olduğumda vicdanının rahat edeceğini de biliyorum. Yaşadığım her şeye
sahip çıktığımı ve arkasında durduğumu en iyi sen bilirsin. Ben tüm hatalarımla
ve günahlarımla seviyorum kendimi. Ve bilmelisin ki ben gerçekten mutluyum. Ve
için rahat olsun helal ediyorum sana hakkımı…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder