Tam 7 aydır iş arıyorum. Bir sürü görüşmeye gittim ve diyebilirim ki hepsinden de omuzlarım düşerek çıktım. İş aramanın ne kadar zor olduğunu unutmuşum. Bir de belli bir yaşta ve tecrübede olunca iş bulmanın zorluğu da eklenince gerçekten yıpratıcı bir süreç oluyor. Öyle enteresan işveren ve beklentilerle karşılaştım ki, kendimi birazdan okuyacağınız ön yazıyı yazarken buldum.
"Sayın İlgili,
Tam 7 aydır iş arıyorum ve çeşitli
siteler aracılığı ile pek çok iş görüşmesine gittim. Bu görüşmeler neticesinde
de bu ön yazıyı yazmaya karar verdim.
Özgeçmişime bakarak görüşmelere
çağrılmama rağmen her seferinde yaşım sorulduğu için önce onu söyleyerek
başlayayım yazmaya, 37 yaşındayım. 1996 yılından beri yani 16 senedir çalışıyorum ve ilk defa bu kadar uzun süre işsiz kalıyorum. Pek çok işverenin
“bildiğimiz sekreter” işte dediği bir yönetici asistanıyım ben. Bir yönetici
asistanı elbette sekreterya işlerini de yapar ama sadece bir sekreter değildir.
Ben bu mesleği yapmaya bir siyasi partide başladım tamamen tesadüfi bir
şekilde. İlk başladığımda parti avukatının asistanlığını yaptım ve zaman
içerisinde çalışmalarımın karşılığını alarak parti Genel Başkanının
asistanlığını yaptım. İşimi her zaman severek yaptım çünkü doğru yerlerde,
doğru insanlarla çalışırsanız gerçekten de keyifli bir iş. Bir de derleyici,
toplayıcı, iş bitirici bir yapıya sahip olduğumdan bu işi yaparken hiç
zorlanmadım. Yönetici asistanı bir sekreter değildir dedim çünkü eğer bir
yönetici asistanıysanız yöneticinizin ne zaman acıktığını ve ne yiyeceğini,
ilaçlarını kaçta alması gerektiğini, ailesiyle ilgili gerekli olan bütün
detayları v.b. bilmelisiniz tıpkı yanındaki misafirden sıkıldığını yüzüne baktığınızda
anlamanız gerektiği gibi. Bir sekreter bütün şirketin, ofisin işlerini yapar
ama bir asistanın önceliği bağlı bulunduğu yöneticisi ve onun işleridir. Bir
sekreter seyahat etmez ama bir asistan, yöneticisiyle eğer iş bunu
gerektiriyorsa şehir şehir gezmesi gerektiğini bilir. Ben de böyle çalışmayı
seven, yöneticisinin eli, gözü, kulağı olan ama aynı zamanda dilsiz olmayı da
bilen bir yönetici asistanıyım. Çalıştığım her iş yerini kendi işimmiş gibi
sahiplenerek, büyük bir özveriyle çalışırım. Bugüne kadar da çalıştığım hiçbir
iş yerinden kötü ayrılmamışımdır. Şu anda iş arıyor olmamın sebebi de en son
çalıştığım televizyon kanalının satılması sebebiyle bütün ekibin işten
çıkartılmasıdır.
Ne yaptığımı anlattıktan sonra
biraz da bir işverenden beklediklerimi yazmak istiyorum ki birbirimizin vaktini
boşa harcamayalım. Dediğim gibi pek çok görüşmeye gittim ve ne yazık ki
gittiğim çoğu iş yeri aslında bir sekreter ya da ofis idarecisi ararken ısrarla
“yönetici asistanı” aradığını söylediler. Oysaki bir işveren ne istediğini tam
olarak ifade edebilse verdiği ilanda belki de kısa sürede aradığı elemanı
bulacak ve iş arayan ben ve benim gibi insanları boşa ümitlendirmeyecek. Şimdi
yönetici asistanı ilanına başvurup, görüşmeye gittikten sonra işverenden “ofisin
haftada bir kez temizlenmesi gerek, ister kendin yapar parasını alırsın, ister
kadın tutarsın” cümlesini duymak takdir edersiniz ki hiç hoş olmuyor. O işveren
bunu verdiği ilana yazsa ben zaten o ilana başvurmam ki. O yüzden doğru ilanı
vermeniz ve orada bütün beklentilerinizi yazmanız benim için çok ama çok
önemli.
Ben bu 7 ayda anladım ki
piyasanın durumu gerçekten içler acısı. Devlet büyüklerimiz “her şey harika,
sıkıntı yok” dese de ne yazık ki bütün firmaların durumu hiç de iyi değil. İyi
olsa koskoca firmalar iyi bir elemana neredeyse asgari ücret teklif etmezler
herhalde. Görüşmelerde bana teklif edilen rakamlar benim tam 6 sene önce
kazandığım rakamlar. Yani ben, ülke ekonomisi ileri giderken geri gidiyorum. İstediğim ücret de bana göre çok büyük
rakamlar değil ama olmayınca olmuyor sizler de haklısınız. Bu görüşmeler
neticesinde anladım ki, Ankara piyasasında bir yönetici asistanına verilen
ücret 1000 TL civarında. Kurumsal firmalarda da böyle, tek patronlu şirketlerde
de. Ben de bunu bilerek gidiyorum artık görüşmelere ve kendi istediğim ücreti de
ne yazık ki mecburen düşürerek söylüyorum. Kariyer sitelerinde istediğim ücreti
belirttiğim halde lütfen bana, hem “çayı da sen demleyeceksin, gerektiğinde
servisini de yapacaksın, bulaşık makinesini de sen boşaltacaksın” diyip hem de “1000
TL’nin altında bir ücret veriyoruz” ya
da “istediğiniz ücret bizim için zaten fazla, sadece tanışmak için çağırdık” demeyiniz.
Çünkü ben her iş görüşmesine büyük bir özenle hazırlanıp, bir umutla geliyorum.
Ben nasıl ki “akıcı İngilizce” isteyen ilanlara İngilizcemin yeterli olmadığını
bildiğim için başvuru yapmıyorsam lütfen sizler de beni, daha önce çalıştığım
iş yerlerini ve tecrübelerimi göz önünde bulundurarak değerlendiriniz ve benim özgüvenimi zedeleyecek teklifler yapmayınız.
Saygılarımla"
Bende bir yonetici asistani olarak seni destekLiyorum
YanıtlaSilCok guzel yazmissin
Çok teşekkür ederim ama keşke yazmak zorunda kalmasaydım ;)
YanıtlaSilSevgiler...
şu yazdıklarını anlayabilecek patron adayları diliyorum sana canım...(T.D)
YanıtlaSilBen de amin diyorum :)
YanıtlaSilŞirketim olsa, patron olsam yanıma alırdım sizi ama olmayınca olmuyor :) önce ben bir üniversiteyi kazanayım :D
YanıtlaSilO zamana kadar emekliliğim gelmiş olur mu acaba diye düşündüm bir an :)
YanıtlaSil