Ne varsa eskilerde var demekten alamıyorum bu günlerde kendimi...
Etrafımdaki sahte insanlardan da onların sahte duygularından da bıktım. Bıkmakla da kalmadım tiksiniyorum hepsinden. Kime inanmaya kalksam canımı yakıyor. Sevdim olmadı, takıldım olmadı, sustum olmadı, konuştum gene olmadı. Ben bu yeni "düzen" insanlarla nasıl mutlu olunacağını hiç anlamadım, anlayabileceğimi de sanmıyorum. Benim onlara ayak uydurabilmem mümkün değil. Çünkü ben seviyormuş gibi, mutluymuş gibi, inanıyormuş gibi, sorun yokmuş gibi kısacası muş gibi davranamıyorum. Çünkü ben seviyorum, inanıyorum, sorunları görüyorum, konuşuyorum ve mutsuzluğumu gizleyemiyorum.
Çok değil daha bir kaç yıl önce mutluyduk biz. Sevinçlerimiz de hüzünlerimiz de gerçekti. Kimse kimseye muş gibi yapmıyordu ya seviyordu ya sevmiyordu. Kimse kimseyi çıkarları için tutmuyordu yanında. Herkes olduğu gibiydi. Kimse olmadığı bir bedene, ruha bürünmeye çalışmıyordu. Kimse kendi mutluluğu için bir başkasının mutsuzluğuna göz yummuyordu. Kimse iki dakikalık mutluluk için bir başka yüreği mutsuz etmiyordu.
Öyle iyiydik biz, ya mutluyduk ya mutsuz ama iyiydik. Mutsuzluklarımızın üstünü örtmeye de çalışmıyorduk boyalarla, insanlar kendilerine malzeme yapmasınlar diye korkularımız yoktu çünkü.
Geçmişe dönüp orada kalmak istediğim zamanlarım var benim. Gerçekten mutlu olduğum, huzurlu olduğum, inandığım zamanlarım... İnsanlara korkarak yaklaşmadığım zamanları özledim ben...
İnsanların böyle bencilleştiğini, sahtelikler içinde yaşadığını, anlık mutlulukları uğruna etrafındakileri hiçe saydığını görmeyi kabul etmiyor benim yorgun yüreğim...
Keşke bazı geçmişler hiç geçmeseymişler...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder